Her birey yaşam sürecinde birçok travmalarla karşılaşabilir. Bu travmalardan en önemlilerinden biri geri dönülmez olması sebebiyle sevdiği birinin ölümüdür. Birey böyle bir somut kaybının ardından hissettiği karmaşık duygularla kendini yalnız ve çaresiz hissedebilir. Yas süreci dediğimiz bu olay bireyin her alanını etkileyen zor bir süreçtir. Travmalar kayıplara karşı gelişen doğal bir tepkilerdir. Bireyin verdiği bu tepkiler farklı şiddetlerde ortaya çıkabilir. Bireyin yaşadığı bu travmalar yapılandırılabilirse bu duruma kısa sürede uyum sağlanabilir. Aksi durumlarda yas süreci tamamlanamaz ve bireyin yaşamı ciddi anlamda olumsuz etkilenir.
Travmalarda da yas terapisi ile aynı şekilde işleyen bu terapi yöntemi için izlenmesi gereken bir yol haritası vardır. Kaybın gerçekliğini kabul etmek ve yüzleşmek sürecin en önemli adımıdır. Çocuklarda kabul etme ve içselleştirme süreci zaman alabilir. Kayıp sonucu oluşan duyguların ifade edilmesi yas sürecinin ikinci adımıdır. Yas tutan birey, ölenin hayatında üstlendiği rollerinde yokluğunu fark edip, uyum sağlaması gerekir. Bireyin yaşam amacını yeniden belirlemesi ve asgari düzeyde başarması üçüncü adımdır. Yas sürecinin en zor dördüncü adımı ise kaybın yaşam planlarını olumsuz etkilemesini engellemektir. Tüm bu adımların başarılı ve kontrollü bir biçimde uygulanması yas sürecinin tamamlanmasına işaret etmektedir.