Psikologların desteğini sadece depresyon veya kaygı gibi belirli psikolojik sorunlar yaşandığında ihtiyaç duyulmaz. Hepimiz hayatımızın pek çok döneminde, psikolojik sağlığımıza zarar verebilecek stresli dönemlerden geçeriz. Bunlar süregelen yaşamın olağan ve normal bir parçası olan geçiş dönemleri olabileceği gibi, zor kararlar vermeyi gerektiren önümüze çıkmış büyük engeller de olabilir. Örneğin, sevilen birinin kaybı veya boşanma süreci acı verici olabilir ve kişinin bununla tek başına başa çıkmaya çalışması güç olabilir.
Psikoterapi ise davranışı ve davranışın altında yatan süreçleri bilimsel olarak inceleyen çalışma alanı olarak tanımlanır. Danışanların sorumluluklarla baş etme, bir işe tutunma, aile, arkadaşlar ve iş arkadaşları gibi diğer insanlar üzerindeki ikincil etkileri kapsayan, sosyal ve kişisel yaşantıya olan etkinin değerlendirilmesini de içerir. Bireyin kendi yaşamının farklı yönleri ile ilgili kararlar vermesine yardımcı olabilecek bilgi ve yetenekleri bireyde geliştirmeyi amaçlar.
Kişiye duygu, düşünce ve davranışsal düzeyde yardımcı olmak, çevresi ile daha uyumlu bir ilişki kurmasını sağlamak, psikoterapinin amaçları içine girer. Bu bilinçlenme düzeyine ulaşan kimse, yaşamının değişik yönlerini tam anlamıyla yaşayabilme olanağına kavuşur. Daha iyi bir anne-baba, daha yakın ve doyurucu bir eş, başarılı ve algı düzeyi yüksek bir öğrenci, mesleğini daha etkin bir biçimde uygulayabilen bireyler olabilirler.